Bir edebiyat romancısı Aslında 'Psikoromancı' desem Yanlış demiş olmam Ama öyle de Başka hangi romancı, böyle eser verebildi Evet veremedi Çünkü bunları yaşamadı ve görmediler Önceden de söylediğim gibi Her birinin hikayesi farklı Her biri farklı renk Şimdi de karşımızda, Peyami Safa duruyor
Evet “Yapamam, işleyemem” demiştim Anlatamam yer veremem mısralarımda Lakin hayat diyor ya hani "Ne, ne zaman?" belli olmuyor, işte Şimdi özür diliyorum
Çaresizce ortada kalakaldım, ben Ayaz soğuğunda dışarıda kalmış Çocuk gibiyim, üşüyor ve titriyorum Ne yapacağımı bilmeden, öylece bekliyorum Çaresizce ortada, öyle kalakaldım
Bazen ne, kalmak istersiniz Ne de, gitmek istersiniz İşte o zaman ne, varım Ne de, yokum dersiniz Evet, belki şimdilik yokum Lakin sonra da, olabileceğimin Sözünü veremem Olabilirim ama, olamam da
Yediğim son darbe ağır geldi, bana Düşmanını bilmeli insan Neye karşı, nereden yana Olduğunu bilmeli Eğer dost bildiğin Çelme takıyorsa sana Boşa yürüme, bu yolları Yorulur düşersin, Yolun yarısına varmadan
Kırık bir sevdadan Arta kalan var, elim de İnandım ve güvendim Avucunda kala Kırık birkaç hayal parçalarından Başka bir şey değil, bu Ama yine de inandım güvendim
Gitmek var, ama gitmek var Umutsuz yarınların ardından, Yıkılan onlarca düşün peşinden, Takatsizce savrulmak var, yarınlara. Mecnun eden, kahır eken geleceğe Gitmek var, ama gitmek var
Söylüyordu da, bu Osman Kimse inanmazdı Şair dediğin, kötü adam olmaz Şair dediğin, gönül insanıdır. Nice bahar dalları vardır, gönlünde Şair dediğinin
Bizim Nazım’a gelince Nazım’ın korkusu vardı Vatan elden gider mi, korkusu? Dert, herkesin derdiydi Lakin Nazım, herkesten Daha fazla korkuyordu Öyle korkuyordu ki,