Bir yiğit vardı
Mavi gözlü
Sarı saçlı, bir yiğit
Tüm alçaklıklara
Tüm namertlere karşı
Romanlar kısa gelirdi, hayatına
Destanlar anlamsız kalırdı, onunla
Efseneler gerçekte olsa saygı duyardı, ona
Evet
Bir yiğit vardı
Bir kurtuluş habercisi
İmkansızlıkların savaşçısı
Yılmayan yıldırılamayan bir yiğit
Onca azamete, onca melamete rağmen
Yılmadı, ayakta kaldı
Örselendi, hakaret yedi
Hain dendi, hakkında
Ama bir kez olsun, geri durmadı
Yiğit olanın bir makamı vardır, gökler üzerinde
Lakin o milleti yüceltti, gökler üstüne
Dava büyüktü, yedi düvel geldi, üstüne
Geldikleri gibi gittiler
Evet bir yiğit vardı, a çoktan beri
Hala aramızda şimdi dalgalanan bayrakta
Her okunan Gençliğe Hitabede, İstiklal Marşında
Ve her şey öte, o eşsiz gönüllerde yaşıyor
Bir Mustafa Kemal var
Önce Mustafa oldu, sonra Kemal
Önce insan sonra asker
Önce vatan sonra millet oldu
Selanik vardı, benliğini eden
Sonra görememek oldu, hasret
Sılası vardı, gönlünde
Lakin olamadı, hiç muktedir
Padişah ki sarayda hapisken
İnsanlar sökün giyerken
Çıka geldi, Mustafa Kemal
Bir Almanya ziyareti
Bir şehzade Vahdettin
Bir de Mustafa Kemal
Evet sonunda ki tanışmıştı,
Geleceğin padişahıyla
Padişah Mehmet Reşat hasta
Ölüm nöbetinde
O yiğit hastaydı, aslında
Almanya dönüşü nüksetmişti ağrıları
Öyle ki daha küçük yaşında, mektep hocasından
Yediği dayak yüzünden
Askeri manastır sonrası zindana girme yüzünden
Çok kez sıkıntı çekti, ama durmadı
Çanakkale’den tanınıyordu aslında
Neler yapabileceğini, tahmin edemiyorlardı
Vahdettin padişah oldu,
Saraya çağırdığında Viyana’daydı, tedavide
Çağırıldı, çıktı geldi lakin iyileşme uzun sürdü
Vahdettin’e gittiğinde sadece bir homurtusu vardı
Suriye yolu gözüktü, Liman Von Sanders’in emrine girdi
Türlü meşakkatlerle çalıştı, çabaladı
Lakin saray durulmuyordu,
Damat Enver yine karıştırıyor
Damat Enver yine karıştırıyor
Çok geçmez, iplikler çıkar pazara
Lakin bela bitmez, Enver gider Ferit gelir
Alman gider, İngiliz gelir
Mondrosla bıçaklanan devlete
Bir darbede Sevr ile inecekti
Her şeyi sorguluyordu,
Mantığa uymayan her şeyi
Lakin terket denmişti, Hatay’ı
Çok uğraştı, çok çabaladı ama olmadı
Emir saraydan gelince anlaşma da Mondros olunca
Bıraksan nafile, tutsan nafile
Neyse ki yılmayacaktı, devam edecekti
İstifalar verilince İstanbul’a çağrılır
Üstelik her şeyi yoluna koymak üzereyken
Yeni sadrazam seçimi yapılcaktır
Aday ise Damat Ferit
Mustafa Kemal’in, rakibi Ahmet Rıza ile görüşmesi
Damat'ın pek hoşuna gitmezdi
Zaten anlaşamamaları da, pek ala damada yaradı
Uzaklaştırılmalıydı, İstanbul’dan Mustafa Kemal
Bir sürgün belki de haddini bildirirdi, Mustafa Kemal’e
Daha nicelerden, Kafkas komutanı Karabekir Kazım Paşa’nın
Dillendirdiği, bir doğu illeri teftişliği meselesi vardı
Kimse Kazım Paşa’ya icazet vermemişti, o zaman
Sadece Mustafa Kemal,
“Olur, buna uygun bir durum olursa intikal ederim”, demişti
Mustafa Kemal düşünürdü, vatanı
Namık Kemal’in sözü gelirdi, aklına her an
“Vatanın bağrına düşman dayadı hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini.”
Elbet ona da bir cevap verecekti, vakti gelince
İngilizler her yerdeydi, İstanbul işgal altında
Mustafa Kemal’in evi bile aranıyordu,
Belli ki şüpheleniyorlardı
Anadolu fikri, çok geçmeden uyanıyordu,
Meclis karar vermişti,
Mustafa Kemal’i, Anadolu dağlarında çürütelim, diye
Ve bir yolculuk başlayacaktı, Samsun’a
Nazır ziyaret edildi, eklemeler düzeltmeler yapıldı
Sadrazam Damat Ferit’te ziyaret edildi
Ve Haşmetleri Vahdettin’e gidildi
Hünkar sessiz olsa da, bir söz her şeyi değiştiriyordu
“Bugüne kadar yaptıkların kitaba yazıldı, Paşa
Lakin bundan sonrası başka
Vatanı kurtarabilirsin”
İşler değişmişti, padişah bile devleti kurtar diyorsa
Ne ola ki, bu devletin hali
19 mayıs 1919 Samsun’a ayak bastığında
Kurtuluş meşalesi tekrar yanıyordu,
Lakin Yunansa İzmir’e girmişti
Tek kurşun sallamadan, ta ki Hasan Tahsin’e kadar
Amasya, Erzurum, Sivas derken bildiriler, tek tek yayınlanır
Mustafa Kemal, bir işler karıştırıyor
Mustafa Kemal, Anadolu'nun dağlarında çürümemişti
Mustafa Kemal, Anadolu'da tekrar doğmuştu
Bu birilerinin hiç hoşuna gitmez
Geri çağrılma, görevden alınma derken
Vatan haini ilan edilir, hatta fetva verilir
“Katli vaciptir” diye
Hani gülersin ya ağlanacak haline
E din papazın elinde olunca
Fetvayı ancak İngiliz uşakları yazarmış
Durur mu, Mustafa Kemal
Ver bir özlü söz
“Dinime söven, Müslüman olsa bari”
Askerlik bitmişti, şimdi sadece halkın kendisiydi
Erzurum’dan aday olur, artık meclis açılacaktır
Sevr’e fırsat vermeden önlem hemen alınacak
23 Nisan 1919 Cuma günü,
Dualar edildi, Kur’an okundu
Bir umut yeşerdi, niceli gönüllerde
Mücadele bitmedi, aslında yeni başladı
Lakin, şimdi hesap verilmeyecekti
Hesap sorulacaktır
Türk hür olacaktı, iradeli olacaktı
Ve Türk yurdunda olacaktı
Öyle de oldu
Şimdi düşman vardı, yurdunda
Ona zuhur edilecektir,
Tek düşman askeri yurdu terk edinceye kadar
Durmak Türk’e yakışmayacaktı
Bir yiğit vardı
Mavi gözlü bir yiğit
Önce Mustafa oldu,
Sonra Kemal
Önce asker oldu
Sonra da lider
Hem gazi oldu hem de Mareşal
Sonra durur mu, durmaz
Mustafa Kemal ATATÜRK oldu
Evet bir yiğit vardı
Bir meclis kurdu
Saltanat değil Cumhuriyet dedi
Hilafet değil Demokrasi dedi
Bir yiğit vardı
Bayrağı astı
Bayram eyledi
Gelecek dedi
Bu ülke, gelecek
Bugün çocukların günü
Sevinin küçükler
Övünün büyükler
23 Nisan kutlu olsun
Artık şendi, çocuklar
Her bayram, ayrı bir sevinç
Her kutlamada çocuklar,
Atasını daha bir anar
Atası, huzurun doruğuna çıkar
Evet bir yiğit vardı, alnı ak
Bir bayrak astı, rengi al
Bir yiğit vardı, vatan kurdu
Adına Türk, sahibine millet dedi
BÜYÜK DOĞUŞA ADINI YAZDI
“UNUTMA TÜRK BİR IRK DEĞİLDİR
TÜRK BÜTÜN ADAMLARIN BİRLİĞİDİR”
M. KEMAL ATATÜRK
Yorumlar
Yorum Gönder
Bu yayınımızı nasıl buldunuz? Bize yayını okuduktan sonraki duygularınızdan bahsedin. Bizi bundan mahrum etmeyin