SONRASI YOK
Şimdi gelecek biri
Girecek şu kapıdan içeri
Bakmadan haline
Kalbine girmek isteyecek
Sonra bir derin saplantı
Olacak beyninde
Gece gündüz emsalini düşünüp
Bunaltacaksın, kendini
Sonra Rahman ve Rahim olandan
Yardım dileyeceksin
Hatta belki de
Hüsran dolacak yüreğin
Ve hatta korkacaksın
Geçmişinden hatta dününden
"Oda gider mi?" diye
Saklanacaksın, kuytu köşelere
Ve ancak bir süre kaçabileceksin
Gelip bulacak seni, o kuytu köşende
El vereceksin, diz vereceksin
Çaresizlik olacak, ebedin
Kaplayacak bütün, ruhunu
Sonra kelimeleri toplamaya
Konuşmaya çalışacaksın
Lakin aklına gelen
Kayıp gidecek dilinden
Ağzını bile açamayacaksın
"Sus" diyeceksin, kendine
Beni rezil, yüreğimi, tarumar etme
Bırakacaksın, zamana
Sonra, emeklemeye yeni başlayan
Bir çocuk misali
Ona doğru, yürümeye başlayacaksın
Sonra, konuşmaya yeni başlarmış gibi
Kekeleyeceksin dilin düğümlenecek
Ve çareler arayacaksın
Sonra dertleneceksin, için için
Herkes halini biliyor ve
Haline gülüyorlar, sanacaksın
Sonra önünde duran, sana engel koyan
O yüce kocaman başa çıkılmaz dağı
Yani kendini yenmeye çalışacaksın
Sonra, sitemler edecek sana hesapsızca
Beklemesini gelecek olanın
Bir gün geleceğini söylersin
Hatta kimi zaman çileden çıkıp
“Bekleyen beklemek istediği için bekler
Kimse kimseyi zorlayamaz
Gitmek isteyen gider ki” diyeceksin
Bir yağmur damlası misali
Yıllarca ümitsizlik duymadan
Beklemekten bahsedersin
Ulaşacağın denizleri düşünerek
Yolda ne kadar buhar olup uçmak olsa da
Lakin düşünmeyeceksin işte
İhtimaller olacak hatırında
Düşünceler alacak, seni esir
Sonra kötü yanınla yüzleşeceksin
Her zaman haklı çıkan o yanınla
Bu sefer yanılmasını isteyeceksin
Yine kötüyü düşünmek istemeyip
İyileri getirmeye çalışacaksın aklına
Ama sitemlerle yakacak yüreğini
Adım dahi atamayacaksın
Hayattan bir kesit misali
Kimisi unutup gider
Kimisi de unutmaz kalırmış diyeceksin
Bir nevi derde dert vuracaksın
Sonra bir ümitsizliğe düşürecek seni
Çıkıvereceksin bir anda
O ümitli insan rolünden
Ve derdini bütün kederini
Sereceksin ortaya
Zahir değil zâhir olanı
Yaşayacaksın kalanınla
Sonra adım atmak istesen de
Ona doğru, izin vermeyecek
Kendini mahvetmene yüreğin
“Bir daha yaşatma bunları
Bir daha tarumar etme beni” diyecek
Engel olacak sana
İçinde bir ukde misali kalacak
Söyleyemediklerin ve kendini yiyeceksin
Sonra bekliyor zannedeceksin
Seni tanıyor zannedeceksin
Sen kendinle savaşırken
O bekler zannedeceksin
Amansız bir mücadele vereceksin
Kan gövdeyi götürecek
O tarumar yüreğinde
Lakin çözüm olmayacak
Yaşarsın ama öldüm dersin
Sonra bir gün gelir
Tak eder canına
Ve o kocaman amansız dağı
Tek elle yıkarsın
"Ne kadarda kolaymış" der
Kendine hayret edersin
Ve sonra döner kendine
"Bunca zaman neredeydim, ben" dersin
Ve sonra esaretten özgürlüğe kavuşan
O esir misali koşmaya başlarsın
Onca dert bitecek
Nice asrın matemi son bulacak, sanırsın
Sonra bir umut sorgulayacaksın
O büyük sevdanı
“Artık bitti yendim” dersin
“O kara mabedimi”
Lakin beklemek zor gelecek
Hemen cevap vermeyecek
Üç gece geçirecek
Sonra bir kara talih misali
Verecek o talihsiz yanıtı
Ne kadar vazgeçemem desen de
Başkası var diyecek
Medet olmayacak ömrüne
Gülen yüzün hüzne bulanacak
Doğan güneşin kararacak
Yine döneceksin o karanlık günlerine
Yine hüsran olacak ömrün
Sanki hiç yaşamamış gibi
Bir daha yaşayacaksın, o acıyı
Bir tufan misali saracak, vücudunu
Bir mahşer misali yakacak, yüreğini
Kahredeceksin, kendini
Başını taşlara vuracaksın
"Nasıl inandım, nasıl aldandım?" diye
Ve sonra unutmak olacak kaderin
Durup düşününce aklına takılacak
“Biri vardı da hani,
O halde, üç gece bekletmek ne diye?”
Diye sorgulayacaksın kendine
Silmek isteyeceksin yaşadıklarını
Kırmak isteyeceksin kalemini
Ama ne yaparsan yap
Silemeyeceksin yaşadıklarını
Anılar gitmeyecek aklından
Yaşadığın o çaresizlikler
O dertler, kederler, tasalar
Boşunaymış, meğer
Bir derin kuyu misali
Karanlık olacak mabedin
Ve sonra hapsolacaksın
O derin kuyuya
Ölmeyi bekleyen esir misali
Ümitsiz karanlığın
Mahkûmu olacak gönlün
Sonra geçmişine dönüp
Yalan dersin kısaca yaşadıklarına
Özetlersin bütün bir geçmişi
Bir tek kelimeyle
Ne kadar acıtsa da içini
Sonra harap ve bitap düştüm
Bir gönlün matemi kalır ellerinde
O yüz döndüğün gönül verdiğin
Bir gün seni kahreder gider
Şimdi söyle hesabı nasıl olacak dersin
Yaşattıklarından dolayı
Özür dilersin, o kahır dolusu yüreğinden
Kusurumu bilemedim, dersin
Başını önüne eğip
Sonra bir kaset misali
En başına dönersin ömrünün
Dünün bırakmaz sanırsın, seni
Yeniden başlamak, dersin
Ama yaşadıkların seni
Mahsur kılar, o kuyuya
İstesen de çıkamazsın
Artık gidecek olan
Gelmesin istersin
Dün dünde kalsın
Gelecek gelecek olsun
Ama bırakmaz mabedin, seni
Takip etmekle kalmaz
Bir kâbus misali
Tekrar yaşatır sana, geçmişi
Her şey daha
İki dakika önce yaşanmış gibi
Hatırlarsın bütün davalarını
Yeniden başla dediklerindeyse
En başa dönmek ne kadar iyi olsa da
Bir daha yaşama olasılığı aynı şeyleri
“Ne kadar lüzumsuz hayat” dedirtir
Sonra har dolu o gönlünden
Bir feryat yükselir
“Yeniden başlamak öyle mi?
Atla şu uçurumdan
At kendini denize
Bırak dertlerini fani dünyaya
Miras gibi
Huzura ebediyete dön
Orada yaşa tasasızca”
Tam kıyacak olursun canına
Rahim olan gelir aklına
Rahman olan
Peki, onun verdiği cana kıymak
Ona hesap vereceksin
Nasıl vereceksin
Şimdi çek dertleri tasaları
Yarın bir gün
Muhakkak ki öleceksin
Ne de olsa ölümün yaşı yok
Ha onunda ha otuzunda
Ha da sekseninde ne fark eder
Sonu ölüm sonu teslim olmak olacak
Vazgeçersin, korkarsın, o yüce Mevla’dan
Sonra dönersin dert kervanına
Dayanmaya çalışırsın
Yaratan’ın hatırına dertlere kederlere
Yine atarsın ömrünü
Ümitsizlik denizine
Varlık yine yokluk olur ebedinde
Yine hüsran yine kedere uyar ruhun
İstikbal senden uzaktır ve uzak kalacaktır
Bilinmez belki bir yıl belki bir ömür
Sonra dönülmez bir ufkun olacak önünde
Ardına bakmadan gitmek gerekecek
Bu diyardan uzak memleketlere
Yaşadıklarınla beraber gideceksin
Bu diyardan önce yolcu ettiklerini
Giderayak seyredeceksin
Ve sonra sen yelkenler fora deyip
Ayrılacaksın o engin denizlerden
Yeni bir dünya yeni bir hayat
İsteyeceksin ömrüne
Zor olsa da
Beyaz bir sayfa açmak isteyeceksin
Hatalarından ders çıkararak
Kırılmadan gücenmeden
Lakin geçmişi silmeden gidemeyeceksin
Yarınlarına ve o eve döneceksin
Yalnızlıklar ülkesi olacak meskenin
Ve yıldızlar olacak şahidin
Bir beddua misali bir ağıt yakarsın ardından
Sonra Allah’ında bulsun yeter dersin
Yetmezmiş gibi bir de
Yine de Teşekkür edersin
O kötü anılar için
Osman der ki
Düştüm şimdi o derin kuyuya
Az geldi yaşadıklarım
Bir daha yaşattı Yüce Mevla’m
Bir kaset misali sil baştan
Ve çırpınırım o kuyuda Yusuf misali
Sonrasında
O kadar dert az geldi
İnanmak zordu ya
Normalmiş gibi vazgeç
Bekleme derler.
Hiçbir şey olmamış
Hiçbir şey yaşanmamış gibi
Sonrası mı?
Artık sorma be Osman
Uzayıp gider bu hikâye
Lakin yine de
Sonrası yok
Yorumlar
Yorum Gönder
Bu yayınımızı nasıl buldunuz? Bize yayını okuduktan sonraki duygularınızdan bahsedin. Bizi bundan mahrum etmeyin